Yaprak'la Irmak'ı uğurlama günü... Fena alışmıştık oysa.

Yolcu etmek için Pollença kasabasının liman yerleşkesi olan Port de Pollença'yı tercih ediyoruz. Buradan Palma'ya düzenli otobüs var. Demirlemesi de, botla karaya çıkması da kolay gözüküyor.

Demir alanı gerçekten rahat. Neredeyse her rüzgara korunaklı. Epey geniş bir alan 3-5 metre derinlikte ve çok ufak bir kısmı deniz çayırlarının büyümesi için ayrılmış. Kasabaya ulaşım da rahat olunca, yoğun sezonu burada alargada geçiren epey sabit tekne var.

Akşamüstü botla karaya çıkara güzel bir yemek yiyoruz. Bir de

davamı...


Mallorca'nın kuzey ucuna doğru devam ediyoruz.

Önce ıssız bir koy olan Cala Castell'e demir atıyoruz. Bütün günü burada geçiriyoruz. Yine etkileyici bir koy.

Adanın bu tarafı gerçekten sarp kayalıklar ve aralarından uzanan yeşil vadiler ile etkileyici. Bir de bu kadar sıcak olmasa. Gelecekte buralara gelinecekse, Mayıs veya Eylül tercih edilmeli.

Akşamüstü biraz ilerideki Cala Carbo koyuna geçiyoruz. Rahatımız yerindeydi de, internet hiç çekmiyordu. Ertesi gün Yaprak'lar dönecek, onların otobüs organizasyonları filan gerekiyor. Hem sohbet de bir yere kadar!

Önceki

davamı...


Sabah Levent'i yolcu edebilmek için alışık olduğumuzdan geç bir saate yola çıkabildik. Sabah erkence saatlerde koyun yarısı çıkıyor, biz da çapamızı sorunsuz bir şekilde alabiliyoruz.

Çıktığımız saatte rüzgar iyice oturmuş, tam kafadan 14-15 knot'larda esiyor. İyi de deniz kabartmış. Sadece 4.5 mil yolumuz olduğu için motora kuvvet, az dayak yiyerek gidiyoruz. Bugün için üç ayrı seçenek belirlemiştik. İlkinin havaya biraz açık, ama demirlemiş tekneler var. Cepte deyip devam ediyoruz. İkincisi derince bir koy. Epey korunaklı bir açıda. Tabii ki kalabalık, ama yine güzel bir yer

davamı...


Beş yıl önce buralardan geçerken Doğu kıyısından inmiş, bu tarafa kiraladığımız araba ile gelmiştik.

Bu liman kasabasına bayılmıştık! Ama hem Covid zamanı, hem de Ağustos'un sonuydu. Koyda belki 4 tekne vardı, kasaba bomboştu. Şimdi apayrı bir dünya! Koyda demir atacak yer zor bulunuyor. Alışık olduğumuzdan çok daha kısa zincirler döşenebiliyor. Marina zaten "dalga mı geçiyorsunuz" modunda. Şansımıza tam çıkan bir tekneye denk geliyoruz. Yer de güzel, kenarda. Gün boyu orta bölge fena hareketli.

Kahvaltı sonrası Levent'ler bota atlayıp kasabayı gezmeye gidiyorlar. Hatta buradan

davamı...


Mallorca'nın kuzey batı cephesinden tırmanmaya başlıyoruz. Bugünkü hedefimiz Cova De Sa Sal. Değişik kayalık yapıları ile meşhur meşhur bir koy. 

Fakat yolda gözümüz Punta del Àguila koyuna takılıyor. 2-3 tekne var ve bu sakin havada çok keyifli gözüküyor. Rotayı biraz kırıp önce oraya bir demir atıyoruz. Ağır sıcakta bi yüzme molası iyi geliyor. 

Akşama doğru, koyun boşalmaya başlayacağını tahmin ettiğimiz saatlerde esas hedefimize doğru yollanıyoruz. Ama hala çok kalabalık! Gece alışık olduğumuzdan çok daha fazla tekne kalıyor. Ufak botlarda kalıp uyuyanlar dahi

davamı...


Pazartesi sabahı çok da sallanmadan toparlanıp son alışverişleri de hallettikten sonra ipleri çözüp marinadan ayrılıyoruz. Yolumuz çok değil, hava da yok.

Marinaya yakın bölge Pazartesi olmasına rağmen yine epey trafikli.

Sohbet muhabbet kısa sürede hedefe ulaşıyoruz. Önce koyun doğusundaki girintiye bakıyoruz. Burada yorumları çok olumlu bir lokanta var. Ama yerleşim sevimsiz, sınırlı demir alanı da kalabalık.

Koyun ortasındaki demir alanı geniş, o cepte, batıdaki girintiye ilerliyoruz. Uzaktan kalabalık gözüküyor, ama çok üst üste değiller. Hatta biz girerken çok kritik

davamı...


Devasa liman.  6-7 tane marina var. Çoğu 20 metre altında tekne kabul etmiyor. Bir tarafta da kocaman cruise gemileri.

Şehrin göbeğindeyiz. Katedral 15 dakika yürüyüş mesafesinde.

Tekne malzeme dükkanları da iyi. Kopardığımız gaz telinin yedeğini alabiliyoruz.

Akşam (gece!) Levent, Yaprak ve Irmak geliyor.

Pazar günü şehir gezisi ile geçiyor. Ve önünüzdeki günler için alışveriş.

Pazartesi sabahı son toparlamaları ve alışverişi yapıp açılıyoruz.



İbiza'dan Mallorca'ya geçiş 45 mil. Hiç rüzgar beklentisi yok. Ama Cumartesi misafirlerimiz Palma'ya geleceği için yollanmamız lazım. Motora kuvvet geçiyoruz.

Figuera burnu ile Palma arasında bir yerde kalmak istiyoruz. 8-10 tane demir yeri gözüküyor. Burnu döndükten sonra hepsine baka baka gidiyoruz. Birkaç tanesi iyi girinti, korunaklı koy. Ama yine Topkapı otogarı kıvamında.

Bu körfezin de güney tarafı güneyli rüzgarlara korunaklı olduğu için seviliyor, yine kalabalık. Geri kalan geniş alan ise daha rahat. Önümüzdeki iki gün ciddi bir rüzgar beklenmediği için kumluk bir yer

davamı...


Columbretes adacıklarında ikinci gece sabaha karşı beklenen kuzey rüzgarı geliyor ve rahatımız kaçıyor. Günün ilk ışıklarıyla çözülüp Balerik adalarına doğru yola düşüyoruz.

Hedefimiz Mayorka veya İbiza. İkimizin de tercihi Mayorka'ya direkt gidip İbiza'yı pas geçmek, önümüzdeki haftadan bir seyir eksiltmek. Ama hem daha uzak, 80 mil, hem de rüzgar açısı zorlayabilir. Sabahın ilk saatlerinde dar apaz seyirle Mayorka'nın güney ucunu tutabiliyoruz. Hatta bir ara rüzgar çekiyor, doğrudan hedef demir alanına doğru gidiyoruz. Hızımız da 6.5-7 knot arası! Ama birkaç saat sonra kafa iyice

davamı...


Tüm seyahatteki en ilginç yerlerden biri!

O kadar ufak ki, varlığını bile bilmiyorduk. Haritada normalde gözükmüyor. Epey zoom'lamak gerekiyor. Biz de haritada konaklama seçeneklerimiz çalışırken şans eseri fark ettik. 

Aslında Valencia'dan Balerik'lere geçişte düz rotamız üzerinde değil. Ama görmeye değecek bir yere benziyor. Hem de önümüzdeki günlerde beklenen rüzgarlara göre açımızı kolaylaştıracak.

Tek sorun; demir atmak mutlak şekilde yasak. Çok sıkı uygulanıyor. 8-10 tane tonoz var. Ama rezervasyon filan yok. Şansınıza. Tonoz bulamazsak gece devam etmek zorunda

davamı...