La Gomera ile ilgili olumlu şeyler okumuştuk, ama yine de nispeten küçük bir adanın bu kadar değişik görsellikler sunabileceğini beklemiyorduk.
Adanın ana kasabası San Sebastian klasik; küçük ama şirin kasabalardan. Oldukça korunaklı bir liman. Hem kuzeyinde hem güneyinde iki plaj rüzgar yönüne göre seçenek sunuyor. Orta ölçekli bir market ve çeşitli dükkanlar var, ama temel ihtiyaçların ötesinde birşey beklemeyin. Kasabayı tarihsel olarak ilginç kılan, Kristof Kolomb'un meşhur okyanus geçişine buradan başlamış olması. Hani, haklı çıksaydı tüm ekibinin öleceği meşhur yolculuğa...
Adanın coğrafyası ile ayrı bir alem. Diğer adalarda da bol yağmur alan kuzey yamaçları ve çölümsü güney alanları görmüştük. Ama burada bıçak gibi. Kaktüsler arasından girdiğiniz bir virajın öbür tarafı yolu tünel gibi kaplayan bir tropik ormana çıkıyor. Bir portakal sıkacağına benzetiyorlar adayı. Sivri bir zirveden her yöne inen vadiler, kanyonlar. Her birinin ayrı bir güzelliği var.
Bizim liman adanın doğu ucunda. Güney batısında, Puerto de Vueltos'da küçük bir liman daha var ama sadece küçük teknelere uygun. Limanın önünde geniş bir alarga alanı var. Bu coğrafya için nispeten korunaklı olsa da, yine de çok solugan alıyor.
Okuduğumuz kadarıyla adanın tarihi oldukça kanlı. Bugün her yerine modern yollarla ulaşmak çok kolay olsa da, zamanında zor coğrafyaymış. Her bölgenin kabileleri de diğerlerine üstünlük sağlamak için sürekli bir mücadele içindeymişler. Avrupalıların gelmesi durumu daha da karıştırmış. İspanyollar, Portekizliler, Hollandalılar, İngillizler... Gelen gideni aratmamış!
Bir gün araba kiralıyoruz adayı gezmek için. Adanın kuzeyinde yükselerek ormana dalıyoruz, sonra güneye doğru inen güzel vadi Valle Gran Rey'den geçip az önce bahsettiğim güneybatıdaki limana iniyoruz. Oradan yine virajlı yollardan kuzeye tırmanıyoruz. Burada Garajonay milli parkının içindeki Abrante tepeciğinin muhteşem manzarası kaçırılmamalı. Bir de cam platform yapmışlar. Cam derken, yürüdüğünüz yer cam! Ama platformun önü de yüksek camla kapalı olduğu için çok da rahatsız etmiyor. Dışardaki kayaların üzerinde çok daha tedirgin oluyoruz. Bu yükseklik korkusu garip birşey.
Niyetimiz Abrante'den kuzey kıyıya inip eve oradan dönmekti. Ama orman içinden giden, tabii ki virajlı, bir yol dikkatimizi çekiyor. İyi ki de girmişiz. Yine muhteşem manzaralı bir dönüş yapıyoruz bulutların arasından.
Geolocation
28.088968, -17.108078
 
Add new comment