9 Haziran sabahı 8:30 civarında iplerimizi çözüp iki yıldır barındığımız Santa Maria adasından ayrılıyoruz. İlk gün için hafif ama balon açısına uygun bir rüzgar var. İkinci gün ise bazı modeller güneyli sert bir hava veriyor. Ama en karamsar beklentide bile dalgalar çok büyümüyor. O rüzgarla gidebildiğimiz kadar gideceğiz. Arkasına düştük mü, bu rotanın klasiği, motora kuvvet... Karşı kıyıda ise 20-25 knot bi hava bekliyor olabilir bizi, ama kısa bir mesafe için. Neyse, ona yaklaşınca bakarız.
Limandan çıkar çıkmaz tekneyi neta edip asimetrik balonumuzu basıyoruz. Adanın pisinde bizi biraz uğraştırıyor, ama temize çıkınca tekne rahatlıyor. Bir de rüzgar göstergemizin doğru çalışmadığını fark ediyoruz! Otopilotumuzu rüzgar açısına göre kullanamayacağız. Bir çıt performans kaybı demek.
İlk gün hedefin bir çıt güneyine dümen tutuyoruz. Hem balon bu açıda daha rahat çalışıyor, hem de ertesi günler beklenen rüzgarda tersini yapmamız gerekecek. Gün boyu 5+knotlarda seyir yapıyoruz. Akşam beş civarı sağlam bir yağmur indiriyor. 19:30'da rüzgar artmaya başlayınca balonu indiriyoruz, yeni rüzgar cenova ile 6+ knotlara çıkarıyor bizi. İlk 12 saat oralamamız 5.4 knot. Bu rüzgar için beklentimizin üzerinde. Keyfimiz zaten yerinde, bir de üzerine Rengin'in seyir öncesi pişirdiği tavuk ve patates salatasını yiyince...
Gece rahat geçiyor. Üç kişi olması muazzam rahatlık getiriyor. Bir de, zaten jet-lag olduğu için 5-8 nöbetini Esen'e çakıyoruz, yeme de yanında yat! İlk 24 saat ortalamamız 5.5 knot.
Cumartesi sabahtan hava değişken, ortalamamız 5,6 knotlarda, ama öğleden sonra beklenen hava oturuyor ve 6.5 knotlara çıkıyoruz. Akşam menüsünde önceden pişirilmiş et var. Sert hava beklentisine karşı ana yelkeni 2 camadan küçültüyoruz. Buna rağmen gece ortalamamız 6,6 knot oluyor.
Pazar hava bir çıt düşüyor, ama hala 5.8 knot ortalama ile yol alıyoruz. Güneş de arada yüzünü göstermeye başladı. Buna en çok akülerimiz seviniyor. 24 saat otopilot beslemekten yıpranmıştı çocuklar. Beslenme derken, akşam mutfaktan çıkanlar da bizi sevindiryor; domates dolması! Evet, yanlış okumadınız! Tabii ki yolda yapmadık, önceden pişirmiştik. Aküleri doyurduk, karnımızı doyurduk, bir de gün batımına doğru rüzgar tazeliyor. Hızımız 7+'lara çıkıyor. Tam keyif. Sabaha kadar 6.4 knot ortalama yakalıyoruz. Tek aksiyon gecenin ikisinde 2 mil yakınımızdan geçen tanker oluyor.
Rüzgar bizi Pazartesi gün boyu götürmeye devam ediyor. Yine rahat bi seyir. Ama akşama doğru azalmaya başlıyor. Bu sistemin arkasına düşüyoruz. Beklentimizden iyi tutunduk, epey yol yaptık aslında. Akşam 17:30 gibi motoru çalıştırıyoruz, sabaha kadar düşük devir ve yelken desteği ile yol alıyoruz. Yemekte ise taze yaptığımız makarna var. Evet, önden hazırladıklarımızı tükettik, klasik denizci yemeğine döndük. Aslında her yemekten artmış olanlar var, onları gün içinde atıştırıyoruz. Hazır motor çalışmışken duş bilem alıyoruz:)
Salı sabahı düştüğümüz rüzgar çukurundan çıkıyoruz. Motoru kapatıp güzel bir apaz seyrinde 6+ knotlara ulaşıyoruz. Bu sefer hedefin kuzeyine dümen tutuyoruz. Bu şekilde hem hızımız biraz artıyor, hem de karşı kıyıda beklenen sert rüzgara karşı biraz daha rahat açıyla girmeyi umuyoruz. Bir ara, ana yelken iskotasının bir makarasının kilidinin kırıldığını fakediyoruz. Duymamış olmamız garip. Seyir açısını rahatlatıp, yükü de bumba frenine alıp rahat bir şekilde yenisini takabiliyoruz. Bütün günün tek aksiyonu da bu heralde.
Gece hava biraz apazlıyor. Güzel yol yapıyor, ama çok rahat değil. Camadan vurunca hızdan çok kaybetmeden seyir konforu muazzam artıyor, sabaha kadar öyle devam ediyoruz.
Çarşamba sabahı, çok önemi bir terslik olmazsa, hava kararmadan Lagos marinaya ulaşabileceğimizi hesaplayınca keyfimiz yerine geliyor. Akşama kalırsak, balık çiftlikleri vs ile dolu o sahilde gece seyir yapmak istemeyeceğmiz için Sagres burnunda demir atmamız gerekecekti. Bu havada çok keyifli bir alarga olmayacağı kesin. Kahvaltı sonrası gemi trafik bölgesine yaklaştığımız için pürdikkat moduna geçiyoruz. Sonuçta kuzey Avrupa'dan Cebelitarık'a ve hatta güneye giden gemilerin rotasını keseceğiz. Öyle ki, trafik gemiler için iki gidiş iki geliş şeridi olarak düzenlenmişti ve hepsi kullanılıyordu. Onca gemiye rağmen, herhangi bir rota düzeltmesi yapmadan aralarından geçip Avrupa anakarasına ulaşıyoruz.
Çarşamba 15:30 gibi Sagres burnunu bordalamıştık. Oradan itibaren, rüzgarın hem açısı hem şiddeti Nymphe'nin çok sevdiği bir aralığa oturdu, son bir buçuk saati adete uçarak katettik. Balıkçıların bıraktığı paraketelerin arasında biraz slalom gerekti, ama saat beş gibi Lagos limanın önünde yelkenlerimizi indirdik.
Değişik bir liman. Aslında bu sahilin normali de, bize yeni. Nehrin içine kurulmuş. Belli ki nehir yatağını acayip ıslah etmişler. Kanalda ilerlerken önce eski limanın önünden geçiyorsunuz. Burada daha çok balıkçılar ve küçük tekneler duruyor. Arkasında da büyükçe bir çekek alanı gözüküyor.
Daha ilerde, kanalın yanına açtıkları büyükçe bir cebe modern marinayı kurmuşlar. Marinadan önce, kanalın sonuna doğru marina ofisi ve resepsiyon iskelesi var. Önce ona yanaşıp kayıt yaptıracağız. Zaten istesek de ilerliyemiyoruz, marinadan önce kanalın üzerinde bir köprü var! Yoğunca bir zamanda gelmişiz. İskele dolu, mecburen izin alıp başka bir teknenin üzerine bağlanıyoruz. O da yeni gelmiş, birlikte gidip kayıt kuyut işlerini hallediyoruz. Hazır olunca telsizden anons yapıp o köprünün açılmasını istiyorsunuz. Araç değil, yaya köprüsü. Hemen açılıyor, rahatça yerimize ulaşıp bağlanıyoruz.
Bu maceranın sonu... Domuz çevirsek yeridir, ama Esen yalnızca bir gece kalabilecek. Hızla en iddialı balıkçılardan birini tespit ediyorlar. Hakedilmiş duşlardan filan sonra hemen ziyafete yöneliyoruz.
Geolocation
37.297144998344, -15.776306343088
 
Add new comment