Cuma sabahı makul bir saatte kalkıp marina ile "helalleşiyoruz". Yolumuz kısa, 15 mil kadar. Hava da gözükmüyor. Rahat bir kahvaltıdan sonra ipleri çözüp Funchal marinadan ayrılıyoruz. Çıkarken diğer pontonlardaki arkadaşlarımızla uzun uzun el sallaşıyoruz. Gören de Atlantik geçişine çıktığımızı sanacak:)

15 millik yolu motor ile rahat bir şekilde alıyoruz. Adanın manzarası etkileyici, ama alargada durulacak pek imkan yok. Yemyeşil vadiler, küçük kasabalar hatta arada küçük çağlayanlar... Marina girişinde telsiz çağrılarımıza cevap alamıyoruz. Şaşırtıyor, çünkü e-posta

davamı...


Geçen Cuma girdiğimiz Funchal'da bir hafta kaldık. Aslında daha kısa kalmaya niyetliydik, ama 10 Haziran adamların en önemli resmi bayramı, Portekiz Günüymüş.  Birkaç gündür acayip hazırlık yapıyorlar. Sahneler kuruldu, yol kenarına protokol tribünleri filan hazırlandı. Bari eğlenceyi görelim, öyle çıkarız dedik.

İşimize de geldi. Çok keyifli bir şehir. Her tarafta meydanlara yayılmış kafeler ve barlar, trafiğe kapalı sokaklarda restoranlar, rahat yürüyüş yolları, parklar... Las Palmas'da biraz daralmışız, buraya gelince anladık.

Funchal adanın en büyük

davamı...


Graciosa adasından Madeiras grubunun büyük limanı Funchal'a geçiş kuş uçumu 270 mil. Rüzgar açısı nedeniyle biraz düz rotadan kayacağız, 290-300 mil yol yapmayı bekliyoruz. İki günü biraz geçer herhalde. Görünen durum ilk 24 saat güzel orsa rüzgarı var. Tam hedefe götürmeyecek, ama şikayet edecek bir açı da değil. İkinci gün ise hava kalıyor, motorla yol almayı bekliyoruz. 

Sabah yedide kalkıyoruz, ama bu sefer acele etmiyoruz. Tüm hazırlıkları koy içinde tamamlıyoruz. Kahvaltı dahil. Sekize doğru demir alıyoruz. Koydan çıkar çıkmaz yelkenleri açıyoruz. Koy zaten adanın

davamı...


Plaja Blanca'da iki gece geçirdik (Aslında 1.5 demek lazım). Epey dinlendik, kendimizi toparladık. Nymphe'nin toplanacak çok bi yanı yoktu. Yolda zaten hiç birşey yapamamıştık. Tek kontra geldiğimiz için de dağılmamış pek.

Alarga bu sefer rahattı. Hem gerçekten yandan vuran dalga azdı, hem de biz alışıyoruz herhalde biraz.

Sabah keyif kahvesi ve kahvaltı ardından yanımızdaki marinaya girip mazot alıyoruz. Son mazotumuzu da Ekim ayında buradan almıştık. Tüm Kanarya adaları turumuzda yarım depo ancak tüketmişiz, ki hiç sakınmadık aslında!

Adanın doğusundan kuzeye

davamı...


Sanırım şu ana kadar yaptığımız en keyifsiz seyir oldu. Merak etmeyin, herhangi bir sakatlık yok. Hatta ufak bir detay dışında, gayet de hoş bir geçiş olacakmış. Sorun, ikimizi de deniz tuttu!

Nedense önceki akşamdan ikimiz de gerginmişiz. Dört günlük okyanus seyrinden önce bile böyle hissettiğimi hatırlamıyorum. Altı aydır seyir yapmadığımızdan mı oldu, oldukça uzun, 95 mil, boyunca orsa çekmek mi gözümüzü korkuttu? 

Neyse, sabah 7:30da kalkıp halatları çözdük. O ilk bir saat boyunca bir çok hata yaptık. Bi defa, kahvaltıyı yola bıraktık. Erken çıkışlarda

davamı...


Nymphe 15 Kasım'dan beri  Las Palmas marinada. Covid belirsizlikleri yüzünden bu sezon Karayipler'e geçmekten vazgeçince önce Kanarya adalarını iyi bir gezdik. Sonra burada bayağı yerleşik düzene geçtik. Bildiğiniz "marina denizcisi" olduk.

Sürenin tamamını burada geçirmedik. İki aylığına Türkiye'ye gittik. Hem aile ziyaretleri, hem ufak tefek iş halletmeler... Salgın yüzünden maalesef arkadaş ziyaretlerini asgaride tutmak durumunda kaldık. Yine de açık havada buluşup hasret giderebildiklerimiz iyi geldi.

Bu uzun molada Nymphe'nin bazı sorunlarını çözdük

davamı...


ARC’ın çıkışına bir hafta kadar bir süre kaldı. Artık gidip Las Palmas marinanın yanındaki demir alanında beklemeye geçmeye karar veriyoruz. 14 Kasım sabahı gün doğumu ile beraber Pasito Blanco’dan ayrılıyoruz. 

Günün ilerleyen saatlerinde güneyli bir rüzgar bekleniyor, ama sabah hiç hava yok. Las Palmas yaklaşık 35 mil mesafede. Motora kuvvet ilerliyoruz.  Dalga da makul bir seviyede, nispeten rahat bir seyir oluyor. Hedefe 15 mil kala rüzgar kuvvetleniyor. Tam kıçımızdan, yaklaşık 15 knotlarda esmeye başlıyor. Ana yelkeni açıp, motoru kapatıyoruz. 

Saat 13.00

davamı...


Bağlandığımız  Pasito Blanco marina çok büyük değil. Zaten klüp olarak geçiyor ama dışarıdan ziyaretçi kabul ediyorlar. Kasaba ise birkaç yazlık site ve kocaman bir golf arazisinden oluşuyor. Zaten evlerinin çoğunun önünde bir golf arabası duruyor. Marinanın restoranı, küçükten biraz hallice bir market ve ufak bir plaj dışında bir faaliyet yok gördüğümüz kadarıyla etrafta. Daha  önce yazdığımız gibi Las Palmas marina için beklemek üzere bir hafta kadar buradayız. Ama hazır vakit varken ve etrafta yapacak pek birşey yokken araba kiralayıp adayı buradan gezmeye karar veriyoruz. İki

davamı...


Dün akşamdan zaten ortalığı toplamıştık. Sabah 7'de kalkıp son hazırlıkları yapıyoruz. Liman başkanlığına telsizle çıkacağımızı bildiriyoruz. On dakika sonra kalkacak feribotu beklememizi söylüyorlar, ama hazır olduğumuzu söyleyince hemen çıkmamıza izin veriyorlar. Burlarda marinalar genelde büyük limanların içinde ve giriş çıkışlarda marina ofis kadar liman kontrolle de iletişim kurmanız gerekiyor.

Dışarda bizi güzel bir gün doğumu karşılıyor. Bonus olarak da karşıdaki Tenerife adasının Teide dağı tüm ihtişamıyla duruyor. Günlerdir bulut altındaydı. Bize güzel bir veda hazırlamış

davamı...


La Gomera ile ilgili olumlu şeyler okumuştuk, ama yine de nispeten küçük bir adanın bu kadar değişik görsellikler sunabileceğini beklemiyorduk. 

 

Adanın ana kasabası San Sebastian klasik; küçük ama şirin kasabalardan. Oldukça korunaklı bir liman. Hem kuzeyinde hem güneyinde iki plaj rüzgar yönüne göre seçenek sunuyor. Orta ölçekli bir market ve çeşitli dükkanlar var, ama temel ihtiyaçların ötesinde birşey beklemeyin. Kasabayı tarihsel olarak ilginç kılan, Kristof Kolomb'un meşhur okyanus geçişine buradan başlamış olması. Hani, haklı çıksaydı tüm ekibinin

davamı...