Orta rahatsızlıkta bir gece oluyor ama bir gün daha kalmaya değmez. Sabah kahvesi sonrası karar verip düşüyoruz La Gomera adasına doğru yola. Mesafe çok değil,18 mil. Sabah rüzgar zayıf, motordayız, ama dalgalar büyük. Deniz öyle bir kabarıyor ki arkadaki görüntünün tamamını kaplıyor bazen. Ama dalgalar geniş neyse ki, üzerlerinde salına salına gidiyor Nymphe. İlk 10 mil bu şekilde geçiyor. Sonra apazdan hafif hafif bir rüzgar başlıyor. Biz yelken açsak mı, açmasak mı, kalan mesafeye değer mi, değmez mi kararsısız hala.  Bu arada La Gomera tarafından gelen teknelerle karşılaşmaya

davamı...


12 gün olmuş Santa Cruz marinaya gireli. Artık biraz hareket vakti. Hoş burada Nymphe yerinde durup dinlenmiş olabilir biraz ama bizim için pek geçerli değil bu:) Hakkını verdik galiba adanın...Şimdi biraz Nymphe ile hareket zamanı. Sabah 7:30 gibi ayrılıyoruz marinadan. Niyetimiz adanın güneyine inip, bir kaç gün alargada kalmak. Bakalım okyanus izin verecek mi alargaya? Buranın güneyinden çok ümitli değiliz dalgalar nedeni ile ama deneyip bi görelim dedik yine de. Zaten durmayı planladığımız yer bir sonraki hedef olan La Gomera adasının rotasına yakın, kaybedecek birşey yok yani. 

davamı...


Bugün Teide Milli Parkı ve adanın güneyini gezmeye niyetliyiz. 

Teide dağı ve etrafındaki volkanik yapıdan oluşan Teide Mili Parkı adanın tam göbeğinde kocaman bir alana yayılmış. Teide dağının zirvesi 3718 metre ile tüm İspanya’nın en yüksek noktası. Burası ayrıca tüm Atlantik adalarında en yüksek rakıma sahip yer. Okyanus tabanından ölçülürse de dünyanın dördüncü büyük volkanı olarak geçiyor Teide. Aktif bir volkan. En son 1909’da faaliyet göstermiş. Dağın 3555 metresine kadar teleferik ile çıkma imkanı var ve 1 saatlik bir gezme süresi tanıyorlar size bu

davamı...


Araba kiralayıp adayı gezmeye niyetliyiz birkaç gün. Ada çok büyük değil ama okuduğumuz kadarıyla görülecek epey yer var. İlk kuzeye, Anaga Rural Park denilen ormanlık bölgeye gidiyoruz. Googlemaps’ten bakınca bile rahatlıkla görebiliyorsunuz ormanlık, yemyeşil bölgeyi. Hikayesi şöyle; neredeyse yıl boyunca stabil esen ticaret rüzgarları alt katmanlarda okyanus yüzeyi ile temas edip nem topluyor ve bu haliyle Tenerife gibi dağlık bir toprak parçasına çarptığında yükselerek yoğuşuyor, bir bulut denizi oluşturuyor. Ve bu nem ve yağmur, ormanı besliyor ve koruyor. Hakikaten Anaga'da, Teide

davamı...


Santa Cruz çok keyifli bir şehir çıktı. Marina zaten şehir merkezinin dibinde. Hemen yanımızda adanın sembol resimlerinden biri olan Plaza de Espana meydanı var. Gençlerin takılma mekanı. Karşısında ana çarşı caddesi uzanıyor. Biraz ilerde geleneksel market var;  manavlar, kasaplar, şarküteriler ve hatta aktarlar var içinde. Alt katında da şahane bir balık pazarı, daha doğrusu deniz mahsulleri pazarı çünkü en az balık kadar envai çeşit börtü böcük mevcut tezgahlarda. Tükenmiş olan siyah ve kalamata zeytin stoklarımızı bu geleneksel pazardan tamamladık. Siyahta iş yok,

davamı...



Dün gece hava karardıktan sonra bir tekne daha gelip demirlemişti koya. Biz bu sabah 8.00 gibi koyu onlara bırakarak ayrılıyoruz Agaete’den. Tenerife yaklaşık 35 mil mesafede. Koydan çıkar çıkmaz açıyoruz yelkenleri. Apazdan orta kuvette bir rüzgar var. Rahat bir seyir oluyor. 

Cem Santa Cruz marina ile yazışmıştı, bir haftalık rezervasyon yaptırdık şimdilik. Tenerife büyük bir ada ve görülecek epey enteresan şey var gibi. Niyetimiz bir haftadan sonra adanın güneyine inip biraz da oralarda takılmak. Bir hafta yetmez ise de uzatırız diye

davamı...


Sabah 8.00 gibi ayaklanıp Agaete için demir alıyoruz. Uzak değil, yaklaşık 4 mil güneyde. Rüzgar fazla yok, ama biraz dalga var. Sallana sallana gidiyoruz motorda, neyse ki mesafe kısa. Yolda iki tane küçük balıkçı kayığı ile selamlaşıyoruz. Dalgaların arasında kayboluyorlar adeta, ama belli o kadar alışkınlar ki bu koşullara,  gayet rahat görünüyorlar o ceviz kabuğu kadar kayıkların içinde!

Agaete bizi tepenin üzerinden yükselen sabah güneşi ile karşılıyor. Mendireği döner dönmez hiç ummadığımız kadar sakin ve sevimli bir koyla karşılaşıyoruz. Koyun batısında ufak bir feribot

davamı...


Sabah 8.30 gibi ayrılıyoruz Las Palmas marinadan. Hedef Gran Canaria adasının kuzeybatısındaki Agaete kasabası. Tenerife Adasına geçmeden önce birkaç gün alarga planlıyoruz burada. Agate’ye gelmeden 4 mil kadar önce bir alarga alanı daha var, Sardina, oraya da bi bakarız diyor Cem.

Limandan çıkana kadar bir sıkıntı yok, biraz dalga o kadar. Ama çıkar çıkmaz çorba olmuş bir deniz karşılıyor bizi. Aslında dalga boyu tahmini bugün iki metrelerde ama limanın önünde daha öncede bahsettiğimiz gibi yoğun bir gemi trafiği var, bir de mendireğe çarpan dalgaların dönüşü falan derken

davamı...


Dün gece hemen marinanın yanındaki demir alanına demirlemiştik. Rahat bir gece geçirdik. Lanzarote tarafındaki soluganlı gecelerden sonra iyi geldi. Demir alanı kocaman bir limanın içinde. Aslında böyle bir yer ayrılmış olması şaşırtıcı. Sabah farkediyoruz ki, burası bir plajın önü. Evet, devasa limanın içinde insanların denize girdiği, voleybol vs oynadıkları geniş bir kumsal var.

Bizim buraya gelmekteki amacımız marinayı ve şehri biraz tanımak. Kışı burada geçirmeye niyetliyiz. Kış öncesinde batıdaki diğer adaları gezip buraya döneceğiz. Ama bir fikrimiz olsun. Diğerlerinde

davamı...


Sabah 7.00'da uyanıp yola düşüyoruz. Aslında niyetimiz dün yani pazar günü seyir yapmaktı ama tahminlerde dalga boyu 3 metreleri gösterince bir gün daha bekleyelim dedik. Bugün 2 metrelerde ve rüzgar da kuzeydoğudan orta kuvette stabil esecek görünüyor. Las Palmas yaklaşık 92 mil mesafede. Hava karardıktan sonra orada olacağız bir aksilik olmaz ise. Cem oradaki marina ile birkaç gün önce yazıştı. ARC nedeni ile rezervasyon yapamıyoruz, gelin, bakalım şeklinde bir cevap geldi. Biz de ilk gece marinanın yanındaki demir bölgesinde kalırız, ertesi gün gider marina ofis ile konuşuruz diye

davamı...