Rüzgar güneye döneceği için yarımadanın kuzeyindeki koya geçiyoruz. Esas amacımız ise, ailesi ile tatil için Xabia'da ev kiralamış olan kuzenimiz ile buluşmak. Hollanda'da yaşıyorlar ve çok uzun süredir görüşmemiştik. Aynı zamanda buralarda olmamız müthiş bir tesadüf.

Burun boyunca bir kaç koya daha bakıyoruz. Güzel yerler, ama uzun süreli konaklamaya müsait değil. Hedefimiz olan koy ve civarına ise 30'a yakın tonoz atılmış. Vardığımızda çoğu dolu. Ama onca kalabalığa rağmen koyun az dışında da olsa boş bir tane bulup bağlanıyoruz. Birkaç saat sonra içerdekiler boşalınca sahile iyice

davamı...


Pazartesi güneyli rüzgarı Penyal kayalığının dibinde rahat geçirdik, ama Salı günü sağlam kuzeyli geliyor. Hem de sabah erken. Yolumuz çok az da olsa, kargalar kahvaltılarını etmeden yola düşüyoruz. Erken bir saatte de Moraira'nın yanındaki alana ulaşıyoruz. Burası kuzeye ana kara, doğuya da uzun bir burun sayesinde epey korunaklı. Önümüzdeki iki günü burada geçireceğiz.

Vardığımız saatte bütün tonozlar boş, ama bunlarda on metre tekneye kadar izin veriliyor. Bu havada sınırları zorlamamak için tonoz alanın dışına, kumluk gördüğümüz dar bir alana demir atıyoruz. Burada deniz

davamı...


Artık hedefimiz Moraira kasabası yanındaki demir alanı. Ama yarın sabaha kadar esecek güneyli rüzgara çok açık. O yüzden bir ara durak daha yapıyoruz.

Keyifli bir apaz seyrinden sonra bu uçsuz bucaksız sahili kesen heybetli kayalıklardan Penyal'ın arkasında demir atıyoruz.

Yine gün boyu tekneler gidip geliyor. Hatta gün batımına doğru bayağı şamata bir doğum günü partisi yaşanıyor dibimizde. Ama gece yalnızız.



Alicante'den çok acele etmeden ayrılıyoruz. Kahve keyfi, tekneyi yıka, suları doldur vs... Pazar, limandan çıkan çıkana... jetskiler, balıkçılar (amatör olanlar. profesyoneller çoktan döndü bile) motor yatlar, gezi tekneleri, dalgıçlar. Turizm sezonu tam gaz.

Rengin güzel bir kahvaltı hazırlarken hafif bir geniş apaz rüzgarı gelince yelkenleri açıyorum. Yavaş yavaş giderken keyifli bir kahvaltı oluyor. Sofrayı toplayana kadar da rüzgar iyice oturuyor.

Hedefimiz Bombarda burnu. İspanyanın bu sahili upuzun kumsallar ve arkalarındaki yoğun yapılaşmadan ibaret. Aralarda ise sarp

davamı...


Bundan neredeyse 4 sene önce ilk defa Atlantik'e çıkmaya hazırlanırken son duraklarımızdan biriydi Alicante. Galiba o zaman bir gece kalmıştık, şehri şöylesine bir gezmiştik. Muhtemelen artık etrafı görmekten çok Cebelitarık'ı geçip Kanaryalar'a doğru yola düşmeye motiveydik. Şimdi daha çok vakit ayıma ve hakkını verme zamanı bu şirin şehrin. Tabii bir fark da bizim burayı daha önce covid zamanı görmüş olmamızdan kaynaklanıyor. Aklımızda kalan, güzel ve sakince bir sahil şehri. Şu anda ise her milletten insan kaynıyor etraf. 

İlk akşam şımarıklık akşamımız. Teknede sağlıklı

davamı...


Alicante'ye Salı varmak istiyoruz. (Bu İspanyollar Pazartesi günleri lokantaları açmıyorlar. Ne zaman bir pazartesi marinaya girsek aç kalıyoruz! Bi haftalık alarga periyodundan sonra çekilmez.)

Mar Menor'dan çıkışımızı Salı'ya bırakmayalım diyoruz. Köprü ilk saat 8'de açılıyor. Bugün öğleden sonra çıkıp hemen karşıdaki tonoz alanında kalmaya niyetleniyoruz. Köprüden geçip kanaldan çıkarken yol üzeirndeki alarga olanaklarına bakıyoruz. Hem şu anda esen tatlı rüzgar gece iyice kalacak, yarından biraz yol çalmak hoş olur. Hem de içerdeki deniz anaları buralara da taşmış.

Hemen

davamı...


Palos burnunu orada keyfimiz yerinde olsa da, Cuma günü gelecek kuzey batılı sert havada orada kalamayız. Marinaya da girmek istemiyoruz. Bu sahilde normalde öyle çok korunaklı koylar yok. Bir istinası yakınımızda. Mar Menor isimli iç denizimsi alan. Denizden ince bir şeritle ayrılmış. 20 km uzunluğunda bir doğal köprü! O kadar ince ki, haritadan baktığınızda ıssız olacağını düşünüyorsunuz. Ama boydan boya tek sıra halinde 8-10 katlı binalarla doldurmuşlar üstünü. Mar Menor'un kendi hakkında duyduklarımız çelişkili. Her türlü havada barınılabileceği kesin gibi. Nerdeyse tamamı 4-5 metre

davamı...


Rüzgar güneye dönecek. Bu sayede bulunduğumuz burnun kuzeyindeki güzel alarga alanı keyifli hale gelecek. Bolca faydalanmak için sabah epey erken kalkıp burnu dönüyoruz, zaten yarım saatlik bir yol.

Burada demirlemek yasak, çok düzgün tonozlar döşemişler. Üstelik beleş! Hatta gün içinde çevre koruma tarzı bir şeyler yazan bir botla ortalığı kontrol ediyorlar, yanımızdan geçerken her şey yolunda mı diye de sesleniyorlar. 

Tonozlarda geceleyen tekne az. Biz geldiğimizde üç tekne vardı. Bu geceye iki tekne kalacağız. Ama gün boyu gidip gelen çok. Kasabadaki barınak küçük

davamı...


Cartegena'da iki gün geçirdikten sonra sabah marina ofise ödememizi yapıyoruz. Çok uzun süredir elektrik ve suyun kullanım miktarına göre faturalandırıldığı bir marina. Aslında doğrusu da bu, diğerlerinde ciddi israf oluyor.

Yine nerede duracağımızı bilmediğimiz günlerden biri. Önce az doğudaki El Gorguel koyuna girip demirliyoruz. Hippi tarzı yerleşimi olan değişik bir sahili var buranın, derme çatma kulübeler, çadırlar, karavanlar... Burada kahvaltı ediyoruz. Rüzgara değil dalgaya açık. Şimdiden rahatsız edici, belli ki artacak. Devam.

Yoldaki diğer koylara uzaktan bakıyoruz

davamı...


Beş yıl önce buralardan geçerken Alicante çıkışı çok güzel bir rüzgar denk gelmişti. Cartagena'yı pas geçip iki ayrı güne planladığımız bir seyri 24 saatte, tek atımda yapmıştık.

Bu sefer vakit ayırmaya kararlıyız, bu sahildeki ilginç şehirlerden biri. Alargayı da özlediğimiz için acele etmiyorduk. Fuengirola'dan ayrılalı bir hafta olmuş, hiç karaya ayak basmadık. Sağlam da hava geliyor, buranın yarım yamalak koylarında yakalanmak istemiyoruz. Özetle, iyi bir zamanlama ile Cartagena limanına giriyoruz, marinaya yanaşıyoruz.

Marinaya yanaşmak demek teknede temizlik faaliyetinin

davamı...