Sao Jorge

Pazartesi sabah saat 7 gibi Terceria/Angra’dan demir alıp, Sao Jorge’ye doğru düşüyoruz yola. Bu yıl şu ana kadar, geçen yıl gördüğümüz adalara seyir yapmıştık. Sao Jorge uzun bir zamandan sonra Nymphe ile gideceğimiz ilk yeni yer. Bizim de, Nymphe’nin de keyfi gayet yerinde bu yüzden.  

Aslında Sao Jorge adasının doğu burnu ile mesafemiz 25 mil. Ama burası ince uzun bir ada (uzunluk 54 km, genişlik 8 km)  ve marinanın bulunduğu ve bizim gideceğimiz güneydeki Velas kasabası adanın neredeyse güney batı ucunda. Dolayısıyla adaya ulaştıktan sonra nihai hedefe varabilmek için bir 25 mil daha yol katetmek gerekecek. 

Hava sakin, tahminlere göre yelken açacak bir rüzgar beklentimiz yok. Bu durumda zihin hemen yolda yapılabilecek işler listesini ön plana alıyor bizde. Hazır motor çalışıyor ve aküler iyi durumda iken…Su yapıcıyı çalıştırıyoruz, iki posta çamaşır yıkıyoruz, hava o kadar güneşli ki ilk postayı kurutup topluyoruz bile. Biraz temizlik, ardından duşlar alınıyor. Hatta teknenin içi o kadar rahat ki, yemek işini de aradan çıkartıp akşama mis gibi bi börülce yemeği pişiriyoruz. Tabii seyrin keyfini de çıkartmayı atlamıyoruz işlere dalıp. Özellikle adaya ulaştıktan sonra adanın güney kıyısı boyunca yaptığımız seyir çok keyifli. Yine yemyeşil bir ada, kıyı boyunca akan şelaleler, yeşilliklerin arasından denize doğru  inen ufak  sevimli köyler…galiba yine güzel bir yere getirdi Nymphe bizi:)

Saat 15.00 civarı ulaşıyoruz Velas’a. Memduh ve Sibel bizden bir gün önce geldiler. Onlar marinadalar. Biz marinanın hemen yanında mendireğin içerisindeki alarga alanına atıyoruz demirimizi. Marina gayet korunaklı ama oldukça küçük bir marina. Girmek istersek muhtemel başka bir teknenin yanına aborde olmamız gerekecek. Çok sevdiğimiz bir şey değil. Alarga alanı da gayet rahat ve keyifli görünüyor. Suyumuzu yaptık, işler yolda bitti zaten… Alargacıyız yani. 

Alargada da olsanız önünde demirlediğiniz marinaya bi kendinizi gösterip, kayıt yaptırıyorsunuz, buralarda genel teamül böyle. Biz de kayıt yaptırmak için marina ofise gittiğimizde yeni bir uygulama ile karşılaşıyoruz. Marinadaki görevli sanki kendi kararıymış gibi mahçup bir şekide alargadan da artık ücret aldıklarını söylüyor. Bu yıl şimdilik Sao Jorge ve Faial’da başlamış bu uygulama. Muhtemel seneye mendirek içinde marina önünde alarga alanı olan diğer adalar da takip ederler diye düşünüyoruz. Demirlemek için marina fiyatının yarısını alıyorlar. Bir de EUR 1,5 gibi makul bir ücret karşılığı marinanın duş, çamaşırhane ve tuvalet hizmetinden yararlanabiliyorsunuz.

Alarga anlayışımız Akdeniz’den bu yana epey değişmişti. Daha önceleri alarga deyince genelde dibi görünen berrak sular, doğal koylar aklımıza gelirken, okyanusta mendirek/liman içinde, sakin ama nispeten bulanık bir denizde demirde olmaya razıydık. Ama Sao Jorge, bizim zorlanarak da olsa revize ettiğimiz tüm ayarları altüst etti. Özellikle ilk iki gün şahane hava ile beraber, denizin  dibini görebildiğimiz, balıklarla şnorkel yapabildiğimiz şahane bir alarga keyfi yaşadık. O kadar iyi geldi ki… Diğer alıştığımız konu da nispeten uzun mesafeler; yani bir adaya gidersin ve çok açık bir havada diğer adanın silüetini görebilirsin belki en iyi ihtimalle. Orta Azor denilen ve Sao Jorge, Pico, Graciosa ve Faial’dan oluşan bu dörtlü ada grubunda ise adalar arası mesafeler maksimum 20 mil civarında. Yine bu üç ada arasında çalışan oldukça sık feribot seferleri var. Hem denizin güzelliği, hem havanın sıcaklığı ve güneş, hem de sürekli işleyen feribotların sesi bize biraz Yunan adalarını hatırlatıyor. Biraz daha yeşilini tabii!

Biz alarga keyfindeyken Sibel ve Memduh araba kiralayıp adayı dolaştılar.  Kiralama işini iki gün önce Angra’dayken halletmişti Memduh. Biz biraz rahat davrandık bu sefer. Gidelim, hallederiz dedik ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Araba yok! Hakikaten bu adalarda, özellikle Temmuz-Ağustos aylarında bu işleri son ana bırakmamak gerek, bir kez daha anladık! Neyse ki Memduh'un kiraladığı yerden son anda bir günlük bir rezervasyon yapabildik. Arabayı almaya gittiğimizde de şansımıza iki güne uzattılar süreyi. 

Adanın özellikle batı ve kuzey kıyılarını çok etkileyici buluyoruz. Denize inen dik yamaçlar ve deltalar, deltalarda kurulmuş küçük kasabalar, volkanik kayalar arasında koylar ve gizlenmiş doğal havuzlar… Ortanca buraların doğalı, alıştık artık demek şımarıklık olacak! Alıştık değil de ilk seferki kadar şaşırmıyoruz desek daha doğru belki. Ama Sao Jorge’da bu ortanca konusu bambaşka bir boyut almış. Yemyeşil çayırlar, tepeler ve mor/mavi ortanca öbekleri.  Sanki üzerine atlasanız hop sizi geri fırlatacak yoğunlukta görünüyorlar. Çok güzel yürüyüş yolları da var, bir tanesini gözümüze kestiriyoruz. Adanın kuzey kıyısında Cubres Deltası ile Santo Kristo Deltası arasında, okyanus boyunca yeşillikler içinde ilerleyen çok hoş bir patika. İkinci gün araba ile buraya gidip yürüyüşümüzü yapıyoruz. Dönüşte de adanın meşhur peynir fabrikalarına uğruyoruz. Bazı akşamlar Sibel ve Memduh ile buluşup hazır altımızda araba varken adanın çeşitli yerlerindeki restoranları da deniyoruz. Covidli zamanlardan sonra bu sosyalleşmeler çok iyi geliyor insana, hele bir de memleketten bu kadar uzakta kendi dilinizde muhabbetlenebilmek.

Geolocation

38.678260927348, -28.200083042459

 

Add new comment
The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

  • No HTML tags allowed.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
  • Lines and paragraphs break automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.
Map